İçeriğe geç

ALMANCANIN YOLU TÜRKÇEDEN GEÇİYOR

    Mustafa TOMBULOĞLU
    (Yörtürk Kültür ve Sanat Dergisi /Mayıs-Haziran 2010)

    Avrupa genelinde olduğu gibi Avusturya’da da nüfusun giderek yaşlanması ve doğum oranlarının azalması sorun olarak değerlendiriliyor. Bu durumda, yabancı nüfusun artarak çoğalmasının göçmenleri daha önemli kıldığını görüyoruz. Avrupa ülkelerinin ekonomisi için kalifiye “göçmen işgücü” önem kazanmışken, göçmen çocuklarının eğitim şartlarının iyileştirilmesi, eğitimini yarıda bırakan gençlerin iş sorunu ve göçmenlerin entegrasyonu konularının tartışılmasına devam edilmesi tezat oluşturuyor. Kısacası, bu nüfusun eğitim ve iş sorununa çözüm bulunmuş değil. Örneğin, Avusturya’da Türkler işsizlik alanında % 13 ile başı çekiyorlar.

    Araştırmalara göre Türkler, eğitim düzeyi ve işsizlik konularında Avusturyalılar ile Avusturya vatandaşı olmayan diğer yabancılara kıyasla kötü durumdalar. Viyana Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nden Thomas A.Bauer tarafından sürdürülen araştırma, Türk gençlerin daha iyi eğitim almak istediklerini, ancak çoğunluğunun Almanca bilgilerinin yetersiz olduğunu ifade ettiklerini gösteriyor.

    İstatistiklere bakacak olursak, ikinci kuşaktan lise bitirme sınavını verenlerin oranı yalnızca % 4 olarak görülüyor. Çıraklık eğitimi almış ve ortaokul bitirmiş olanların oranı yabancıların genelinde % 27.7 iken, Türk kökenlilerde bu oran % 13.8 olarak karşımıza çıkıyor. Söz konusu rakamlar şu anlama geliyor: “Yeterli Almanca konuşamayan Türk çocuklarının mevcut okul sisteminde başarılı olup sosyal hayatta yükselmeleri imkansız”. Avusturya’ya 60’lı ve 70’li yıllarda çalışmak üzere giden çoğu vasıfsız Türk işçisine kalıcı olarak bakılmaması nedeniyle, bu insanların topluma entegrasyonu ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için yıllarca politika üretilmedi. Dolayısıyla, Türk kökenli göçmenler gettolar içinde toplumsal hayattan uzak izole şekilde hayatlarını sürdürdüler. Çocukları da bu ortamlarda büyüdü.

    Türkiye’den Avusturya’ya çalışmak amacıyla giden göçmenlerin dörtte üçü işçi statüsünde ve eğitim düzeyleri oldukça düşük. Ancak, bu işçilerin Türkiye’ye kesin dönüş yapmaması ve ikinci/üçüncü kuşak Türklerin yetişmesi, eğitim ve iş sorununu daha da görünür kıldı. Yeşiller Partisi’nden Eyaletler Meclisi Üyesi Efgani Dönmez’in, “Avusturya’nın göçmen politikalarında başarısız olduğu” görüşüne katılmamak mümkün değil. Dönmez, “Türk kökenli göçmenlerin öğretmen olmalarını sağlamak için çok az çaba harcandığını” ifade ediyor. Türk gençlerin beyaz yakalı olarak toplumda yerlerini almaları, bir başka ifadeyle topluma uyum sağlamaları için fazla şansları yok.

    Azınlıklar İnisiyatifi yetkilisi Cornelia Kogoj, iş sahibi göçmenlerin genel olarak daha kolay entegre olacakları görüşünü savunuyor. Kogoj’a göre, istihdam alanlarının yaratılması da eğitimden geçiyor. Ancak, Avusturya’daki mevcut eğitim sisteminde, Türk çocuklarının okul başarısı için Almancadaki yetersizliklerinin giderilmesi yerine, toplum dışına itilmelerine neden olan yönlendirmelere başvuruluyor. Dil sorunu yaşayan Türk öğrenciler, fiziksel veya zihinsel engelli öğrencilerin desteklenmesi için özel eğitim sistemi kapsamında açılan entegrasyon sınıflarında eğitim almak zorunda bırakılıyor. Böylece yetersiz Almancaya sahip olan Türk öğrenciler, zihinsel veya fiziksel yetersizlik tanımlaması altında kayıtlara “özel öğrenci” olarak geçiriliyor. Oysaki, bu sınıflara sadece engelli çocukların gitmesi gerekiyor. Karnesinde “özel öğrenci” olarak Özel Okul’da eğitim aldığı yazılan çocukların ileriki yaşamlarında meslek eğitimi yapmaları imkansız hale geliyor. Bu öğrenciler kurumların desteği olmadan mesleki eğitim alamıyorlar. Çünkü, işverenler bu öğrencileri çırak olarak kabul etmek istemiyorlar.

    Mevcut sistemde bu çocukların “Özel Okullara” gönderilmesi, sorunun derinleşmesinden başka fayda sağlamıyor. Dil Bilim uzmanı Katharina Bizic, “Lisanların Gizli Yaşamı” isimli kitabında, Türk asıllı öğrencilerin Almancayı iyi öğrenebilmeleri için öncelikle kendi anadillerini öğrenmeleri gerektiğini belirtiyor. Çünkü, Türkçe dil bilgisi zayıf ve kırsal kesimden gelen aileler çocuklarına lisan konusunda temel alabilecekleri birikimi aktaramıyor. Böylece kendi anadilini bilmeyen çocuk yabancı dil öğrenmekte zorlanıyor. Dolayısıyla, Avusturyalı yetkililerin, “Topluma uyum sağlamaları için göçmenlerin daha fazla gayret göstermeleri gerektiği” yönündeki taleplerinin, göçmenlerin entegrasyonunda ilerleme sağlamayacağı muhakkak. Türk kökenli gençlerin eğitim ve iş sorunu, iç politika malzemesi yapılmadan bilimsel araştırmalarla çözülmesi gerekiyor.

    Türklerin entegrasyonu için Almanca öğrenmek ne kadar şart ise, Almanca öğrenmek için Türk çocukların Türkçeye hakim olmaları da o kadar zorunlu. Kısacası, Türk öğrencilerin, eğitim sorununun çözümü Türkçe öğrenmelerinden geçiyor.