Mustafa TOMBULOĞLU
Yörtürk Kültür ve Sanat Dergisi (Temmuz – Ağustos 2011)
Irak’ın işgalinin ardından sekiz yıl geçti. ABD ve müttefikleri, demokrasi getirme vaadi ile Irak’ı işgal etmişti. K.Afrika ve Ortadoğu’daki isyan dalgasının büyüdüğü günümüzde, demokrasi vaadinin Irak’taki gelişimi büyük önem taşıyor. Ancak, gelinen aşamada Irak ile ilgili temel göstergeler durumun hiç de iyi olmadığını gösteriyor.
2011 yılı içinde, Neta Crawford ve Catherine Lutz adlı iki araştırmacı tarafından yapılan ve Amerikan Brown Üniversitesi tarafından yayınlanan araştırma, ABD’nin gerçekleştirdiği operasyonların binlerce can kaybının yanı sıra milyarlarca Dolara mal olduğunu ortaya koydu. Araştırmada özellikle Irak ve Afganistan’daki savaşlar ve Pakistan’da gerçekleştirilen terörle mücadele operasyonlarının doğrudan 365 bin dolayında kişinin yaralanmasına neden olduğu ifade edildi. Savaşlarda yaklaşık 6 bini Amerikalı, toplam 31 bin 741 asker öldüğü, bu sayının 9 bin 900’ünü de Iraklı askerlerin oluşturduğu kaydedildi. Sivil kayıpların 125 bin Iraklı, 56 bin Pakistanlı ve 12 bin Afgan olmak üzere 193 bin olarak hesaplandığı belirtilen araştırmada, 168 gazeteci ile 266 insani yardım kuruluşu üyesinin öldürüldüğü belirtildi. Ayrıca, bu operasyonlar yüzünden başta Irak ve Afganistan olmak üzere 78,8 milyondan fazla insanın yerlerinden olduğu bildirildi.
Araştırma raporundaki en çarpıcı sonuç da yaklaşık 10 milyar Doların üzerine Irak savaşında yanlış yönetim ya da boşa harcama olarak bir verinin kaydedilmiş olması. Görüldüğü üzere ABD, Ortadoğu’daki varlığı ile kendi ekonomisini yıpratmakla kalmamış, Irak’ı da büyük çapta ekonomik, sosyal, siyasi sorunlarla ve insan hakları ihlalleriyle baş başa bırakmıştır. Gelinen aşamada ABD, Irak’taki birliklerini geri çekmek üzeredir. Ancak, bazı ABD’li askeri yetkililer, mevcut durumda askeri birlikleri geri çekmenin de büyük bir maliyeti olduğuna ve çok fazla bir tasarruf sağlamadığına dikkat çekmektedir. Çünkü, Irak güvenlik güçlerinin yeteri kadar güvenliği sağlayıp sağlayamayacağı da endişe yaratmaktadır.
Irak halkı da siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlardan bıkmış durumdadır. Kısa süre önce, Başkent Bağdat’ta düzenlenen “Iraklı Yetimlere Destek” gösterisi bazı gerçekleri tekrar gözler önüne serdi. Gösteriyi organize eden Irak Yetimlere Destek Yardım Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, savaşlar, mezhep çatışmaları ve terörist eylemlerde hayatlarını kaybeden erkeklerin, arkalarında on binlerce yetim bıraktığı belirtildi. Ayrıca, yolsuzluk, işsizlik ve şiddet lanetlenirken, “petrol paraları nereye gidiyor” sloganları da atıldı.
Tüm bu gelişmeler, Irak halkının yöneticilerinden de memnun olmadığını gösteriyor. İşsizlik, gıda ürünleri eksikliği, elektrik ve su yetersizliği, yoksulluk en büyük memnuniyetsizlik nedenleri. Bilindiği gibi 25 Şubat 2011 tarihinde binlerce Iraklı sokağa çıkarak yönetimi protesto etti. Gösteriler sırasında polisle çıkan çatışmada 16 kişi öldü ve 130 kişi yaralandı.
Gelinen aşamada Irak halkı ülkede “görünürde değil gerçekte demokrasi” istiyor. “Arap Baharı” bölge halkının bilinç düzeyinin yükseldiğini ortaya çıkardı. Ortadoğu’da dayatma yoluyla demokrasinin yerleştirilemeyeceği anlaşıldı. Bölge genelinde olduğu gibi Iraklı gençler de sağlam bir demokratik yapı ve refah beklemektedir. Bu taleplerle ayaklanan Irak halkı da Maliki hükümetinden reform ve güvenli bir yaşam istedi. Maliki’nin, reform yapmak amacıyla halktan istediği 100 günlük süre ise çoktan doldu. Bundan sonra, ABD’nin demokrasi dayatması mı, yoksa halkın kendi dinamikleri içindeki demokrasi çabası mı galip gelecek, zaman gösterecek…