Mustafa TOMBULOĞLU
(Yörtürk Kültür ve Sanat Dergisi/Mayıs-Haziran 2007)
Suriye, ülkesindeki Ermeni azınlığa sonsuz haklar tanırken aynı hoşgörüyü aynı topraklarda yaşayan Türkmenlere göstermiyor. Suriye’nin hemen hemen tüm vilayetlerine yerleşmiş olan Türkmenler ile Golan’ın işgali sonucu evlerinden olan 40 bin civarındaki Golan Türkmenleri yönetim tarafından görmezden geliniyor. Türkmenler, Suriye’de yaşayan Ermenilere göre daha yoksul ve sosyal haklardan mahrum bir durumda hayatlarını sürdürüyor.
Suriye’de Türkmenler, çoğunlukla Halep, Lazkiye, Humus, Hama ve Golan illerinde yaşıyorlar. 1967 yılında, Suriye-Israil Savaşı’nda kaybedilen Golan’da yerleşik Türkmenlerin bir kısmı halen, Israil sınırında Birleşmiş Milletler kontrolündeki bölgede yaşıyor. Bölge sakinleri Şam’a, özel izin kağıtları ile gidip gelebiliyor ve bölge, Golan Türkmenlerinin 17 Nisan’daki Yenigün Bayramı’nda yılda bir kez ziyarete açılıyor. Golan’ın en verimli arazileri üzerinde bulunan ve Sindyane, Kadirriyye, Dabya, Razzaniye, Ayn El-Sümsüm, Ulleyktü, Ayn El Alak, Ahmadiye, Kefer Neffah, Muğeyyir, Hafar ve Hüseyniyetü isimli toplam 12 Türkmen köyünden çıkarılan Türkmenlerin büyük bir kısmı ise o tarihlerde Şam’a göç etmiş.
Suriye’deki Türkmenler, köylerde tarımla, şehirlerde ise serbest ticaret ile uğraşıyorlar. Kendi dilleriyle ilgili hiçbir yayın ve kültürel etkinlikleri bulunmuyor. Bir dernek oluşturmalarına da yönetimce izin verilmiyor. Üstelik, eğitim olanakları çok kötü durumda. Çocukların önlerindeki en büyük engel dildir. Zira, Arapçayı ilkokula kadar bilmeyen çocuklar okulda çok fazla zorlanıyor. Özellikle bayanlar neredeyse hiç Arapça bilmiyor. Bu durum, Lazkiye ve Halep’teki Türkmenler için de geçerli. Ülkede yaşayan Türkmenleri siyasi ve kültürel yönden güçlendirmek, Türkmenler arasındaki ekonomik ve sosyal dayanışmayı artırmak amacıyla bir dernek kurulması yönündeki girişimler ise, hep sonuçsuz kalmış. Son olarak, 2005 yılı sonlarında Türkmen yazar Muhammed Hayır Bayramağa başkanlığında “Nurettin Zerki Derneği” adı altında bir dernek oluşturulması için Suriye makamlarına yapılan izin başvurusu da reddedilmiş.
Suriye’deki Ermenilere gelince… Suriye’de 200 bini aşkın Ermeni yaşıyor. Ermenilerin, Suriye ticaret hayatına katkısı büyük. Halep Ticaret ve Sanayi Odaları’na kayıtlı 300-400 civarında Ermeni işadamı bulunuyor. Ermeni doktor ve mühendislerin Halep’te saygın bir konumda oldukları belirtiliyor. Suriye Ermenileri, kültürel faaliyetlerini ve dini törenlerini yerine getirme konusunda bir engelle karşılaşmıyor. Kendi okullarında eğitim görüyor ve gazetelerini Ermenice olarak yayınlıyorlar. Ermeni azınlığa ait bir çok anıt içersinde sergi ve konferans salonları ile müzelerin bulunduğu anma kompleksleri ve ibadethane yer alıyor. Bunların bir kısmı “Iş ve Işçi Bulma Ofisi” şeklinde de görev yapıyor. Hatta, Ermeni kiliseleri ve cemaate ait bazı binalarda, Suriye ile Türkiye ilişkilerini zedeleyebilecek gerçek dışı bilgi ve belgeler rahatça elden ele dolaşıyor. Her yıl, sözde Ermeni soykırımı anma törenlerinde afişler ve propaganda amaçlı çıkartmalar serbestçe dağıtılıyor.
Suriye’deki Ermeni faaliyetleri bununla da sınırlı değil. “Doğumdan-Ölüme Ermeni Ruhunun Kazandırılması” amacıyla bir çok eğitim çalışması organize ediliyor. Bu çerçevede, Suriye/Kessep’te geçen yıl Temmuz-Ağustos aylarında, Taşnak Partisi’nin organizesi ile ülke genelinden katılan kız-erkek 96 Ermeni gencine yönelik bir eğitim kampı düzenlenmiştir. Anılan eğitim süreci içerisinde, Ermeni teröristlerce, 1896 yılında Istanbul-Beyoğlu’nda bulunan Osmanlı Bankası ile T.C Lizbon Büyükelçiliği’ne yapılan saldırının konu edildiği ifade ediliyor.
Bu arada, Suriye Cumhuriyet Müftüsü Şeyh Ahmed Bedreddin Hassoun’un, Ermenistan Katolik Patriği 2. Karekin’in davetlisi olarak 3 Eylül 2006 tarihinde Ermenistan’a gerçekleştirdiği ziyaret de dikkat çekici bir gelişmedir. Şeyh Hassoun, Erivan yakınlarındaki sözde soykırım anıtını ziyaret etmiş ve dua edip çelenk bırakmıştır. Sözde soykırım anıtında bulunan protokol defterini de imzalayan Cumhuriyet Müftüsü, Ermeni basın-yayın organlarına yaptığı açıklamada, “Bir Müslüman olarak yapılan sözde soykırımdan büyük üzüntü duyduğunu” söylemesi şaşkınlık yaratmıştır. Üst düzey bir Müslüman din görevlisine yapılan söz konusu davette, Suriye’de son dönemde Ermeni azınlığa tanınan ayrıcalıkların etkili olduğu ve ziyaretin aynı zamanda bir ‘teşekkür’ mahiyeti taşıdığı anlaşılıyor.
Suriye Yönetimi’nin Ermenilere tanıdığı ayrıcalığın temelinde ABD’deki Ermeni diasporasının etkinliğini kullanma çabası yatıyor. Görünen o ki, ABD’nin göz hapsinde bulunan Suriye, uluslar arası platformda Ermeni lobilerinin desteğini almaya çalışıyor. ABD’nin, “Suriye Irak’taki işgalcilere destek veriyor” şeklindeki söylemlerinin de son dönemde azalması bu bakımdan dikkat çekici. Ayrıca, sürdürülen bu politikanın Türk kamuoyunda rahatsızlık yaratması ve Türkiye-Suriye ilişkilerini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.