İçeriğe geç

Yörüklerde Aile ve Kadın

    (Yörüklerde Günlük Hayat “Sempozyum Bildirisi”)

      Milli kültürümüzün sahip olduğu dinamiklerin belirlenmesinde, milli bünye anlizlerinin büyük payı olduğu bilinmektedir.
    Sosyal yapımızın ana eksenini teşkil eden Türk boy sisteminin incelenmesi, milli kültür sahasındaki araştırmalara da ışık tutacaktır. Anadolu konar-göçer kültürünün halk kültürümüzdeki yeri ve önemi bu açıdan bizim için son derece ciddi bir konudur.
    Yörük hayatı bir bütün halinde incelendiği zaman “bir yığın, şekilsiz bir kümeleşme” olmadığı görülür. “Toplum yapısı ne sadece basit bir varlık olarak ve ne de sert bir şekilde yekpare kalıplanmış çok sıkı bir tesanütle kaskatı donuk” olmayan Yörük dünyasında “son derece yumuşak, katılmaları kolaylaştıran, geçşini sağlayan” bir dünya görüşünü hakimiyeti hemen sezilir.
    Çadırdan, mühendisin projesiyle kurulmuş eve; kıl çulhadan, karyola ve masaya rahatça geçmişler. Her yerde Yörüklerin yerleşik   hayata, zirai kültüre, köy ve şehir yaşayışına hayret edicek derecede kolaylıkla ve kısa zamanda intibak edişilerini müşahede kabildir.            Bu kültür değişmesini, tekamül vetiresini şöyle bir şema içinde gösterebiliriz:
    ***  Çadırda elbiselerin konduğu (ala çulhaların) yerini; çeyiz sandığı, konsol, gardrop almıştır.
    ***  Yerminderi, sedir yerini; divan, sandalye, koluğa terk etmiştir.
    ***  Peynir ve su koymaya mahsus deriden (tuluk, tulum) yerini; tahta ve baır kaplara bırakmıştır.
    ***  Yer sofrası yünden örülmüş bir bez örtü olup, yemek onun üzerinde yenilerek köy yerleşme ile sofra bezinin üzerine kasnak ve sini (tepsi) konularak daha sonra masa, sandalye, herkese ayrı porselen servis tabakları, kullanılmaya başlanmıştır.
    Eski Türk göçeberinde sosyal organizasyonun çok mürekkep ve tür ve yasa’ ya müstenit kaide, müeyyide, şekillerle oldukça mükemmel olduğunu görüyoruz. Boyların, oymakların teşekkülü, hukuku, hakkı, vazifesi, mevkii, kudreti belli, muayyen kaidelere göre her zaman tatbik edilmesi elzem mrasimlere tabiydi.
    Göçebelerde dini tevekkül ve kanaatkarlık, örf, adet, töreye dayanan cömertlik, diğergamlık, ufak hesaplara bakmama temayülü görünüyor. Bu sayar, tartar, ölçer, biçerken müşteri lehine, alıcı lehine hareket etmek, süte bir gram dahi su koymamak en ufak hileye tenezzül etmemek şeklinde tecelli ve tezahür ediyor.
    Yörükler, erkek çocuklarını mutlaka sünnet ettirirler. Yaylalara, kışlaklara gezici olarak gelen sünnetçilere, yağ, süt, kıl karşılığı çocuklarını sünnet ettirirler. Temizliği, paklığı seven Yörükler, düğünlerini genellikle kışlakta veya yaz sonunda yaparlar. Son derece konukseverdirler. Gelen konuğa mutlaka kuzu veya oğlak keserek taze kuzu, oğlak eti sunulur. Askere giden genç kişi için, kurban kurban keserek konu komşuya dağıtılır. Hayırlısıyla gitsin, gelsin diye. Askerden sağlıklı dönen kişi için de adak kesilir, adak konu komşuya dağıtılır. Hayırlısı ile gitti geldi diye adanan, bir adak mutlaka yerine getirilir.

             Yörüklerde Kadının Yeri
    *       Yörüklerin yaşamında kadının önemli bir yeri vardır. Çadırın yönetimi evin en yaşlı kadınınındır. Kadın evin direğidir. Çocuğu kadın doğurur, konuğu kadın ağırlar, kilimi, çadırı, heybeyi, kolanıkadın dokur. Keçeyi kadın pişirir. (Dokumarı genellikle küçük boyutlu, bol renkli ve motifleri özgündür) Hayvandan sütü kadın sağlar. Üzerlerine giyilen giysiyi kadın diker. Keçiden koyundan kırkılan yünü, kılı o temizler, eğirir boyar birbir renkli motife dönüştürür. Çadırda dumanı tüttürür, ekmek, aş yapar. Sözün özü, Yörük kadını beş parmağında beş hüner, üretkenliğin, sevginin vefanın eşsiz bir örneğidir.
    *       Mektep, medrese görmemiş göçebe Türk kızlarının ibda edercesine meydana getirdikleri motiflerle müzeyyen halı ve kilimler, yükte hafiftir, ancak bir çuvalı doldurur. Fakat en modern bir şehirdeki, en mutena bir salonu ziynetlendirecek vasıfta, sanat derğerindedir. Ücra dağ başlarında umulmadık yerlerde büyük bir manevi kültürü temsil eder.
    *       Bir çadıra atlı bir misafir geldiği zaman onu mutlaka genç kızı yoksa kadın karşılar silahını alır, atını bağlar, en ağır döşekleri altına sermek ve yastıklarını dayanarak rahat etmesini için bir biri üzerine etrafına yığmakla ikram ve izaz eder, kahve ve ayran sunar.
    *       Yörükler tutucu insanlar değildir. Kadın, erkek dağda, bayırda rahatça konuşurlar. Genç kız, genç delikanlı ile birlikte koyun, keçi otlatmaya giderler. Kaçma, göçme olayına pek sık rastlanmaz, kimsenin numusuna leke gelmez.
    Doç.Dr Pakize AYTAÇ.

    Bir yanıt yazın