Mustafa TOMBULOĞLU
(Yörtürk Kültür ve Sanat Dergisi-Temmuz/Ağustos 2005)
Türkiye, 1991 yılında Ermenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birisi olmasına rağmen Erivan ile diplomatik ilişki kurmamakta ve sınırını açmamaktadır. Çünkü; Ermenistan, Türkiye’ye yönelik asılsız soykırım iddialarından vazgeçmemektedir. Ermenistan, bağımsızlık deklarasyonunda ve anayasasında yer alan bazı maddelerde, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Batı Ermenistan toprakları olduğunu iddia ederek, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik emellerini resmen deklare etmekte, 6 Aralık 1989’da aldığı karar çerçevesinde, Türkiye ile sınırlarını belirleyen 1921 tarihli Kars Anlaşmasını tanımamaktadır.
Azerbaycan topraklarının %20’sini yıllardır işgal altında bulunduran, soykırıma varan uygulamalarla milyonlarca Azeri’nin vatanlarından göç etmesine neden olan Ermenistan, BM, AGİT ve NATO gibi uluslar arası kuruluşların Yukarı Karabağ bölgesindeki işgali kınamasına ve işgalin sonlandırılması için defalarca kararlar almalarına rağmen, Azerbaycan topraklarındaki işgalinden vazgeçmemektedir.
Tüm bu sorunlara rağmen Türkiye, son dönemde yeni bir açılım politikasıyla, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından birkaç reyonun boşaltılması durumunda, sınır kapılarının açılacağının sinyallerini verirken, öncelikli sorun olarak görülen “sözde Ermeni soykırımı” iddialarıyla ilgili olarak da, tarihçilerden oluşacak ortak bir komisyon kurulması önerisinde bulunmuş, ancak net bir cevap alınamamıştır.
Ayrıca, Ermenistan’ın bölgede sorunu olduğu ülkeler Türkiye ve Azerbaycan ile bitmemektedir. Erivan Yönetimi, Gürcistan’ın güneyindeki Cavaheti bölgesinde yaşayan Ermenilerin ayaklanmasını teşvik ederek, bu bölgede önce özerklik ilan edilmesini, bilahare de kendi topraklarına katılmasını sağlayarak, “Büyük Ermenistan” hedefine bir adım daha yaklaşma gayreti içindedir.
Cavaheti bölgesinin nüfusunun çoğu, eski SSCB lideri Stalin döneminde sürgün edilen Ahıska Türklerinin yerine bölgeye yerleştirilmiş olan Ermenilerden oluşmaktadır. Ahalkelek’i başkent olarak kabul eden Ermeniler, 1995 yılından bu yana özerklik talep etmektedirler.
Bölgedeki Ermenilerin ayrılıkçı emellere sahip olan VIRK adlı partisi sık sık “Cavaheti’ye bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkı verilmesi gerektiğini” beyan etmektedir. Benzer açıklamalar, Ermenistan hükümet yetkilileri tarafından da çekinilmeden dile getirilmektedir.
Ermenistan Yönetimi, Yukarı Karabağ politikasında çözümsüzlüğü amaç edinerek işgali yasallaştırmaya çalışan ve Gürcistan ile Türkiye toprakları üzerinde hak talebinde bulunmaya devam eden politikasıyla, Ankara, Bakü ve Tiflis tarafından gerçekleştirilen bölgesel işbirliği projelerinin de dışında kalmaktadır.
Uluslar arası çevrelerde, Azerbaycan başta olmak üzere Hazar Havzası petrollerinin Batı pazarlarına açılmasının öncelikli ayağı olacak olan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının, ABD ve AB’nin çıkarlarıyla, projeye ortak ülkelerin çıkarlarını kesiştirmekte olmasının da bölgesel güvenliğin korunmasını beraberinde getireceği yorumlarında bulunulurken, Ermenistan her zamanki uzlaşmaz tavrıyla ve bu projenin dışında kalmış olmanın verdiği psikolojiyle, boru hattının Gürcistan’dan geçen bölümünde yaşayan Ermeniler tarafından projenin gerçekleşmesini engellemeye yönelik her türlü girişimde bulunmaktadır.
Kars- Ahalkelek(Gürcistan)- Bakü demiryolu hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı gibi diğer ortak projelerin hazırlıkları sürdürülürken, barışçı politikalar yürütmesi halinde, bu projelerden stratejik ve ekonomik olarak istifade edebilecek olan Ermenistan yine dışarıda kalmaktadır.
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan, akılcı politikalar sonucunda hayata geçirdikleri ve geçirecekleri projelerden siyasi, ekonomik ve stratejik olarak istifade ederken, komşularına karşı uzlaşmaz ve yayılmacı politikalarını ısrarla sürdüren Koçaryan yönetimi ise, bu projelerin dışında kalarak yalnızlığını pekiştirmektedir.
Ekonomik istikrarsızlık ve özelikle genç nüfusun yurt dışına kaçışıyla yaşanan göç sorunu nedeniyle, iç politikada da sıkıntılı günler geçiren Koçaryan yönetimine yönelik muhalefetten gelen eleştirilere, BTC’nin hayata geçirilmesiyle birlikte, büyük çaplı projelerde Ermenistan’ın dışarıda bırakılmasının Erivan’ın dış politikadaki önde gelen başarısızlıkları olarak gösterilmesi de eklenmiştir.
Uluslararası çevrelerde ise, bulunduğu coğrafyada uzlaşmaz politikalarıyla tam bir istikrarsızlık unsuru haline gelen Ermenistan’ın dış politikasını değiştirmediği takdirde, bölgede ekonomik ve politik alanda artan yalnızlığına çözüm bulamayacağı yorumlarında artış görülmektedir.