İçeriğe geç

GÜRCİSTAN’IN AHISKA TÜRKLERİ KONUSUNDA SAMİMİYETİ

    Mustafa TOMBULOĞLU
    (Yörtürk Kültür ve Sanat Dergisi-Kasım/Aralık 2007)

    Dünyanın değişik bölge ve ülkelerinde dağınık şekilde vatansız olarak yaşayan Ahıska Türklerinin anavatanları “Ahıska”ya dönüşleri konusundaki “beklentileri”, Gürcü yönetiminin Avrupa Konseyi’ne bulunduğu taahhüt nedeniyle çıkarmak zorunda kaldığı kanunla bu kez “endişe” halini aldı.

    Ahıska Türkleri 1944 yılında yaşadıkları topraklardan Stalin’in verdiği kararla, dağılan Sovyet coğrafyasının değişik bölgelerine sürgün edildiler. Sürgün edildikleri bölge/ülkelerdeki kültürlerin yaşam alanlarına iliştirilen Ahıska Türkleri, buralarda adeta “hayatta kalabilme” mücadelesi verdiler. Bunun yanında bir gün anavatana dönebilme umutlarını da muhafaza ettiler.

    Gürcistan yönetiminin Avrupa Konseyi’ne üye olabilmek için taahhütte bulunması nedeniyle çıkarmak zorunda kaldığı “Ahıska Türklerinin anavatanlarına dönüşlerine imkan tanıyacak” yasa, önceleri sevinçle karşılandı. Sonuçta anavatana dönebilmek, bırakılan evleri, mezarları görebilmek, geçmişteki hatıraları canlandırabilmek söz konusu olacaktı. Ancak çıkartılan yasanın içeriğinin belli olmasıyla birlikte duyulan “sevinç” uzun sürmedi. Zira yasa kabul edilemez hatta uygulanamaz hükümleri içermektedir.

    Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili tarafından 11 Temmuz 2007 tarihinde onaylanarak kanunlaşan yasa metni tasarı halindeyken bazı değişikliklere uğradı. Yasa tasarısının “anlam yüklenmiş” adı bile yapılmak istenenler hakkında açıkça bilgi veriyordu. “Zorla Müslümanlaştırılmış halkların Gürcistan’a dönüşü hakkında” adlı yasa tasarısıyla dönüş için başvuruda bulunanların Gürcü kökenli olduklarını kabul ve tescil etmeleri isteniyordu. Gürcü yönetimince bu “Bir taşla iki kuş vurmak” anlamına geliyordu. Hem Avrupa Konseyine verilen söz yerine getirilecek hem de yıllardır sürdürülen Ahıska Türkleri üzerindeki Gürcü devlet politikası çıkartılacak yasa ile hukuki zemine oturtulacaktı.

    Ancak ortaya çıkan tepki üzerine bu mümkün olmadı ve yasanın adı “Eski Sovyetler Birliği tarafından 20.Yüzyılın 40’lı yıllarında Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nden zorla sürülen kişilerin geri dönüşü hakkında” şeklinde değiştirildi. Türk oldukları için sürgün edilen Ahıska Türklerinin geri dönüşlerinde Gürcü olduklarını ileri sürmek inandırıcılıktan öte gülünçtü ve böyle bir şeyin kabul edilmesi beklenemezdi. Nitekim öyle de oldu.

    Bununla birlikte yasalaşan kanun metninde başvuru için gerektiği belirtilen hususlar “teknik” ve “insani” açılardan birçok eksiklikler/yanlışlarla doludur. 31 Temmuz 1944 tarihli sürgün kararında açıkça Türk kelimesine vurgu yapılırken Geri Dönüş Kanunu’nda Türk ibaresinin kullanılmamasına özellikle gayret gösterilmiştir.

    Kanunda yer almayan ancak belirtilmesi teknik açıdan bir zorunluluk olan bir başka husus ise; Ahıska Türklerinin Gürcistan’a döndüklerinde yerleştirilecekleri bölgelerle ilgilidir. Gürcü yetkililer Ahıska Türklerinin sürgün edildikleri topraklara geri dönmelerini arzu etmemekte, bunu sağlayabilmek için de “Bölgede Ermeni nüfusun bulunduğu, Ahıska Türklerinin de aynı bölgeye yerleşmesi halinde halklar arasında çatışma olacağı” kurgusunu bahane olarak göstermektedirler.

    Bu bahaneyi teyit eder mahiyette Ermeni siyasilerinin açıklamaları gündeme gelmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki Ermeni siyasilerinin söylemleri, bölge halkının duygularını değil, büyük Ermenistan hayaline ait resmi görüşü yansıtmaktadır.

    Büyük Ermenistan’ı kurma yönündeki nafile gayretlerini her platformda ifrat boyutunda sürdüren Ermeni siyasilerinin Ahıska Türklerinin Ahılkelek bölgesine dönüşleriyle ilgili açıklamaları kimseyi şaşırtmamalıdır. Zira Gürcistan yöneticileri de çok iyi bilmektedir ki, Ermeniler, Ahıska Türklerinin dönmek istediği bölgelerde bağımsız bir Ermenistan kurma gayelerini fütursuzca dile getirmektedirler. Bu açıdan bakıldığında bile Ahıska Türklerinin Ahılkelek bölgesine yerleştirilmeleri, Gürcistan’ın istikbali için çok olumlu gelişmedir.

    Gürcistan’da irredentist amaçlarla hareket eden Ermenilerin sözkonusu çalışmaları, Ahıska Türklerinin buraya yerleşmesi sonucu şekillenecek demografik yapı ile etkisiz hale getirilebilecektir. Böyle bir gelişme de gerek Gürcistan’ın bütünlüğü gerekse Kafkasya’daki istikrar için şüphesiz iyi olacaktır.

    Bir yanıt yazın